3 Temmuz 2010 Cumartesi

Gülmeyi öğreten adam


Hani rahmetli "Davaro" filminde diyor ya "Ben Alamanya görmüşüm oğlum ne ötiyon bik bik" diye... İşte ben de Alamanya'daydım o gün. Evet ben de Alamanya görmüş adamım. Bik bik ötmeyin de dinleyin.


Sabah uyandım. Sabah dediğim 12'yi geçiyordu. Evde kimse yoktu. Dedemlerin çikolata, gazoz, dondurma vb. sakladıkları Almanca'da "keller" Türkçe'de kiler denilen kata inip yağma yapmam için büyük bir fırsattı. Bu arada Almancam nasıl? Keller falan?

Her neyse...

Koskoca evde keyfime göre eğleniyordum. Top oynuyordum dedem kızmıyordu, Elimdeki dondurmayı kimse "kahvaltı yapmadan yeme" diye almıyordu. Üstüne bi de çikolata hüpletiyordum... 15 yaşındaydım ama "içimdeki çocuk" büyümediği için 8 yaşında gibi eğleniyordum. Ne de güzel bi gündü... "İçimdeki çocuk"... çok şahane laf ettim he...
İlerleyen saatlerde herkes geldi ve teyzemin benim için hazırladığı şahane kahvaltı masasındaydım. Canım benim ne istediysem yapmıştı.

Allahım ne kadar güzel bi gün...

Ama birden...

Babam: Kemal Sunal ölmüş...

Tabi kimse inanmadı. Daha doğrusu inanmak istemedik çünkü babam ölümle ilgili şaka yapmazdı. O ana kadar yaşadığım güzel gün birden bok gibi oldu. Birde aklıma daha 1 hafta önce eniştemlerde "Kibar Feyzo" filmini izlerken gözlerimden yaş geldiğini hatırladım. Sonra Benim gibi Kemal Sunal hastası eniştemle karşılıklı Kemal Sunal'ı övüşümüz... Sonra "Kemal Sunal olmasa napardık?" geyiği döndü.

Evet artık Kemal Sunal yoktu. 10 yıldır da yok. 100 yıl da olmasa unutulmayacağı kesin. Her filmine ilk kez izliyormuş gibi gülen ben ve benim gibiler bunu garanti ederiz.

Bu arada komik bi videosunu koyayım dedim de seçemedim. Adamın yaptığı her şey o kadar güzel ki...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder